1 Mart 2016 Salı

“KENDİ TASLAĞIMI ANAYASA YAPARIM” NE DEMEK?


AKP, çok istediği “yeni anayasa”yı yapabilmek için meşruiyete muhtaç. Meclisteki komisyon, meşruiyet ilacıydı. Dağıldı.

Şimdi AKP “kendi taslağımızı getiririz” gibi bir söz sarf ediyor.

Bu ne demek?

Olsa olsa şu demek: “Biz AKP, tek başımıza, kendi taslağımızı alır ve anayasa haline getiririz.”

*

Nasıl?

Anayasa ile ilgili bir değişiklik yapmak için kullanılabilecek yollar, Anayasa’nın 175. Maddesinde düzenlenmiş durumda.

1. Bir anayasa değişikliği taslağını, tüm vekillerin (550 kişi) beşte biri (110 kişi), TBMM’ye teklif edebilir. Demek ki AKP kendi taslağını TBMM’ye getirebilir, önerebilir. Ama elbette mesele “önermek” değil, önerinin kabul edilmesini, ‘anayasa hükmü haline getirilmesini’ sağlamaktır.

2. Bu durumda meclis, öneriyi iki kez görüşmeye alır.
  • a) Önerinin sonuca bağlanması için mümkün iki yoldan birine göre, öneriye 367 vekil “olur” derse, halkoylamasına gerek kalmadan, değişiklik gerçekleşmiş olur. AKP’nin 317 vekili olduğuna göre, demek ki, “kendi taslağımızı getiririz” lafının herhangi bir anlamı yok. İşbirliği yapmak zorunda. AKP – MHP işbirliği yapsa, (317+42=359) yeterli sayıyı bulunamaz. AKP - HDP ortaklık yaparsa, ikisinin oyu bu sayıya ulaştığı için (317+59=376) sonuca varabilirler. AKP – CHP işbirliği de işe yarar.
  • b) Diğer yola göre, öneriye en az 330 vekil “olur” derse, bu durumda halkoylamasına gidilerek, halkoylamasında da geçerli oyların çoğunun, %51’inin oyu alınmalıdır. AKP’nin vekil sayısı 317 olduğuna göre, bu parti gizli oylamada hiç fire vermeyecek olsa bile, tek başına yeterli sayıya sahip değil. Demek ki “kendi taslağımızı getiririz” lafının bu yol bakımından da anlamı yok. 330’u bulmadan çıkış olmadığına göre, yapabilirse, başka partilerden vekil/oy transfer edebilir; eksik sayıyı tamamlayabilirler. 
  • c) “Mebus borsası” gibi zorlamaların halkoylamasında “geçerli oy”ların e az %51’ini almak şartı bakımından ne tür etkiler yaratacağı pek belirsizdir. 

AKP’nin “kendi anayasamızı getiririz” sözü, çok net olan bu hukuk çerçevesine göre, içi boş bir laftır.

Bu anayasal kuralları yasa çıkararak değiştirmek mümkün değildir. Yukarıdaki çerçeve Anayasa’nın 175. Maddesindedir; değiştirilmesi ancak buradaki kurallarla olabilir. Son günlerde gazetecilerin çeşitli siyasetçilere yönelttiği “bir yasayla referandum yapma yetkisini YSK’ya vermek gibi” yollar, anayasanın ihlalinden başka bir anlam ifade etmez.

*

“Kendi taslağımı getiririm” sözü, bu işi anayasal - hukuksal kuralları ihlal ederek yaparım anlamına gelebilir mi? Yani mevcut anayasayı ihlal ederek, askıya alarak, ortadan kaldırarak yapmak… 

Böyle bir şey herhalde kimsenin aklından geçmez; günümüz dünyasında bu tür adımlara “hukuksuzluk ya da darbe” denir, gayrımeşru bir iş olarak sonuçsuz macera olur. Eğer AKP bu yola başvurmayı hesaplıyorsa, Türkiye’de herşeyin rengi değişir.

*

“Kendi taslağımı getiririm” sözü, bu işi anayasal – hukuksal gereklilikleri karşılayacak sayılara dayanan bir parlamentoya kavuşmak için “erken seçime gitmek” anlamına gelebilir. 2014’te yerel seçim ve başkanlık seçimi; 2015’te iki genel seçim; 2016’da bir seçim daha yüklemesi… Aklı kesip gücü yeten aktörler elbette bu yola girebilirler. Mantığı ve matematiği kendi başına ayrı bir hesap gerektiren siyasal yol…

*

Yeni Anayasaya karşı mücadelenin ulusal egemenlik ve üniter devlet mücadelesi olduğunu söylüyorduk. Son günlerde bu mücadelenin aynı zamanda “hukuk devleti için mücadele”ye dönüşebileceğini belirtmeliyiz.
 

(BAG, Egeekspress, 1 Mart 2016)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder